farkli bir korku...
olecegini bildigin birine sarilamamak, ona fiziksel bir temasta bulunamamak, bir an icin, teredutte kalmak....
Erol Gunaydin'i, sanki dedemmmis gibi hissettigim bu figuru, son yoculuguna cikmadan once, o tonton yanaklarindan opememek gibi...ama sonra da ah canim gibisinden bir acima ve sevkat duygusuyla o sabah tirasini olmus daha tras sabunu kokan tonton yanaklarindan opup veda etmek...o hafif gobekli ama minyon vucuduna sarilarak...
eskiden bu apartmanlari ferah ferah oturalim diye yapmistik dedim....o eskilerin bir cumlesiydi ve hemen hatirlayip gulumsedi ve derinlere bakarak gozleriyle de gulusunu destekleyerek, 'ah, hey gidi' diyip ayni cumleyi tekrarladi...
o apartman daireleri, ama anilarindaki o ferah daireler artik bostu, gozumde eski esyali ama bombos bir apartman dairesi belirdi bir anligina. Dairenin arka tarafindaki pencereden iceriyi pusluca bir aydinlik yapan bir isik giriyor...eski esyali, ferah ama bos...eski anilarin havada asili kaldigi....kimbilir kimler oturacak...o gulumsemeyle yaslanan gozun icinden parlayan bir isik gibi iste o bahsettigim puslu isik...
istanbul, 5 subat 2010, 04:58
Not: O sabah ruyami hatirlama cabamla kalktigimda Erol Gunaydin'i olmus sanmistim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder